.

Profesör Severus Snape

Cadı olan Eileen Prens ile Muggle olan Tobias Snape'in evliliğinden dünyaya gelen Severus Snape 1959 veya 1960 doğumludur. Slytherin de okuyan ve safkanlığa inanan Snape için bu durumun ne kadar kötü olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildir. Safkan bir anne ile Muggle bir babadan doğmasından, Voldemort gibi o da utanç duymaktadır. Karanlık Sanatlar vasıtasıyla kendini korkulan biri haline getirmeye çalışmıştır, bu nedenle kendine etkileyici yeni bir isim vermiştir: Melez Prens...

Sıska, soluk yüzlü, kanca burunlu, omuzlarına kadar inen yağlı saçları olan biridir.

Patronusu: Gümüş Maraldır.
Snape ile ilgili en eski bilgilerin başına dönersek,
Hogwarts’a geldiğinde kara büyü

konusunda öğretmenlerden bile fazla bilgisi olduğunu ve çok istediği Slytherin’e seçildiğini belirtmemiz gerekir.

Zaten Slytherin'in bu özelliğinden dolayı okul döneminde kurulan çetenin hemen hemen bütün üyeleri sonunda Ölüm Yiyen olmuşt ur. Fakat Voldemort'un düşüşünden sonra saf değiştirerek bakanlık için casusluk yapmıştır. Okuldan sonraki yaşamıyla ilgili ayrıntılar ise bilinmiyor.

Snape, okula başlamadan önceden
Lily'yi görmüş, izlemiş ve büyü yeteneğini farketmiştir. Daha sonra tanışırlar ve arkadaş olurlar. Bu arkadaşlıkları okul döneminde ayrı binalara düşselerde, hep devam eder. Snape, James, Lily, Sirius, Lupin ve Pettigrew’la aynı dönemdendir. Her ikisininde arkadaş gurubu ayrı olmasına ve kimse de birbirleriyle neden konuştuklarını çözemese de dostlukları Snape'in James'e kızdığı bir dönem Lily'ye Bulanık demesiyle sekteye uğrar. Snape, Lily'nin James ile yakınlaşmasını kıskanır ve bir türlü hazmedemez.

Çapulcular olarak anılan bu grupla olan düşmanlığı nedeniyle onlara hep tuzaklar hazırlamış, fakat bu tuzaklardan sıkılan Sirius, O'nu (eğer James Potter son anda yetişmeseydi) yok etmek istemiştir. Bu olaydan sonra James ve Sirius’a daha fazla diş bilemeye başlamıştır. Hele ki James Lily ile evlenince kıskançlık ve düşmanlığı daha da artmıştı.

Profesör
Trelawney'in Domuz kafasında Dumbledore
'a anlattıklarını kapı arkasından dinleyerek duyduklarını Voldemort'a aktarır. Ancak anlattığı hikayenin ayrıntılarını kendisi de bilmediği için Voldemort daha sonra Harry'nin ailesini öldürünce pişman olup Dumbledore'un yanında yer alır. Özellikle Lily'nin ölümü büyük bir pişmanlık duymasına neden olmuştur.
Dumbledore ise bu pişmanlığını biraz hafifletmenin bir yolu olarak Harry'yi Voldemort'a karşı korumada kendisine yardım etmesini ister. Snape bunu tek şartla kabul eder; Harry bu olanları asla bilmemelidir.

Harry’yi korumayı kabul etse de onun hep babasına benzediğini; onun kadar kibirli, ukala, küstah ve kuralları çiğnemekte kararlı olduğunu söylemektedir. Ayrıca
Neville’i de sevmez. Çünkü Neville’in ailesi de bir dönem Voldemort yanlılarının peşindedir. Sadece Slytherin öğrencilerini sever ve destekler.

Dumbledore'un kendisine sonsuz bir güveni vardır. 1991 yılında Hogwarts’a dönüp İksir Uzmanı ve Slytherin’in Bina Sorumlusu olmuştur. Aslında gözü Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersindedir. 1997 yılında Hogwarts Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin öğretmeni olarak uzun zamandır beklediği fırsatı yakaladı. Bu dersin öğretmeni olan Remus J.Lupin’le çocukluktan beri rekabet içindedir.

Okulun ilk yılında
Profesör Quirrell’in Lord Voldemort için çalıştığını ilk kez o gündeme getirmiştir. Ayrıca Harry süpürgeden düşmek üzereyken hayatını kurtarmıştır. Dördüncü yılın sonunda ise, Dumbledore hariç hiç kimse, Harry’nin Voldemort’un geri döndüğü iddialarına inanmazken, o Harry’ye arka çıkmıştır. Seneler önce Dumbledore'a verdiği sözü bu şekilde yerine getirmeye devam etmektedir.

6 sene başlarken Snape, Spinner’s End'deki evine konuşmaya gelen Draco
'nun annesinin verdirdiği Bozulmaz Yemin nedeniyle bütün bir yıl boyunca Draco'nun arkasını kollar. Anne, Voldemort'un oğluna yüklediği Dumbledore'u öldürme görevi sırasında onun da yardımcı olmasını istemektedir. Ne de olsa oğlunun bunu başaracağından veya başına bir iş gelmesinden endişe duymaktadır.

Kendisine oldukça güvendiği için
yüzük olayından sonra fazla vakti kalmayan Dumbledore, ölümünü planlayan Draco'ya yardım ve rehberlik yapmasını istemektedir. Çünkü çocuğun korkmuş bir yeniyetme olarak kendisine ve diğerlerine zarar verebileceğini düşünmektedir. Snape'in önderliği bu tehlikeleri yokedebilir. Ama yine de kendi ölümü Snape'in elinden olmalıdır.

Ölüm Yiyen'ler Hogwarts'a saldırdığı zaman Snape'in, 
McGonagall'ın yardım etmesi için Profesör Filius Flitwick'i zindana yollayıp, okula Ölüm Yiyen'lerin saldırdığını ve yardım etmesi gerektiğini söyleyene kadar hiç birşeyden haberi yoktu. Profesör Flitwick'i odasında baygın olarak bırakarak hızla odasından çıktı. Koşarak, kulenin bir çeşit lanetle perdelenmiş olan merdivenlerine yönelen Snape, bir şekilde bildiği bir büyü ile perdeyi geçmeyi başararak merdivenleri tırmanmaya başladı. Harry'e göre ise bu perdeden geçebilmek için kolunda Karanlık İşaret'in olması gerekiyordu. O sırada Ölüm Yiyen'ler ile çarpışan diğerleri onun kulede olan Ölüm Yiyen'ler ile çarpışmaya gittiğini düşündü. Çünkü Dumbledore ona güveniyordu ve herkesten de Snape'e güvenmelerini istemişti. Bu yüzden kimse Snape'i durdurmaya kalkışmadı. Çatışma esnasında yapılan lanetlerden dolayı tavanın yarısı yıkıldı ve böylece perdenin laneti de kalkmış oldu. Hızla yukarıya koşan Lupin, McGonagall ve diğerleri tozlar arasından gelen Draco ve Snape'i gördüler. Kulede olan diğer Ölüm Yiyenler tarafından kovalandıklarını düşünerek onlara saldırmadılar. Çünkü birisi Hogwarts'ın öğrencisi diğeri ise Dumbledore'un güvendiği kişi ve okulun öğretmeniydi.

Arkasından kulede bulunan diğer Ölüm Yiyenler geldiler. Snape onlara bağırdı fakat Lupin bunu ne olduğunu anlayamadı. Harry'e göre ise bu "Bitti" kelimesiydi. Bütün büyüleri atlatıp astronomi kulesine çıktığında Ölüm Yiyenler ve Draco arasında Dumbledore'un yorgun bedeni ile karşılaştı. Draco'nun üstüne aldığı ama yapmaya bir türlü cesaret edemediği Dubmledore'u öldürme görevini Snape üstlendi. Zaten Dubmledore'da Snape 'e ilk defa yalvarıyordu.

Avada Kedavra
......Snape’in asasının ucundan yeşil bir ışık fıskiyesi çıktı ve Dumbledore’u tam göğsünden vurdu.

Okul binasından Malfoy ile beraber hızla uzaklaşırlarken Harry de arkalarından yakalamaya çalışıyordu. Okulun bahçesinde büyüler havada uçuşuyor. Bu arada seslere kulübeden çıkan
Hagrid şaşkınlık içinde olanları anlayama çalışırken kulübesinin yandığını farkedip köpeğini kurtarmak üzere son hızla kulübesine geri döndü. Bu arada ölüm yiyenler ve Snape, Harry'e yönelttikleri lanetler dolayısıyla onun güçsüz düşmesine neden oldular. Ancak içlerinden bir Ölüm yiyen bundan istifade edip de Harry'i öldürmeye kalktığında Snape onu kesin bir emirle durdurmuştu. Ama kendisi zarar vermeye çalışırken Şahgaga geldi. Ustura gibi keskin pençelerini Snape'e doğru savururken, Snape son hız okul sınırlarından çıkmak üzere kaçtı. Okul sınırlarından çıktıklarında ise Snape, cisimlenerek kaçmayı başardığı için Şahgaga yalnız döndü. 

Aslında bütün bu olaylar Snape'in, Dumbledore'u gerçekten kendi emelleri ve Voldemort'un isteği üzerine öldürdüğü izlenimini bıraksa da gerçek çok daha farklıydı. Snape, Potter'ların ölümünden sonra her zaman Dumbledore'un yanında olmuş ve onun emriyle Voldemort'un safhına geçmiş gibi gözükerek ileriye dönük planlarını öğrenip Dumbledore'a bildirmekle görevlendirilmişti. Bunun tam aksi olarak Dumbledore bazen minik ipuçları verip Voldemort'a bunları bildirmesini böylece fazla dikkat çekmeyeceğini de söyleyerek aslında Snape'i de korumada tutmaya çalışmıştır. Dumbledore'un bütün planlarından bire bir haberi olmasa da genelde hep onun yanında yer almıştır. Tıpkı Dumbledore,
Riddle evinden lanetli yüzüğü alıp parçaladığı zaman olduğu gibi....Olaydan bir an sonra haberi olmuş, olağanüstü güçlü efsunu yaptığı iksir ve büyülerle laneti ancak bir elde toplayabilmişti. Ancak iksirin bir süre sonra güçlenip yayılması içten bile değildi. Bu da Dumbledore'un fazla zamanı kalmadığını göstermekteydi. Snape o yüzüğün hiç bir zaman bir Hortkuluk
olduğunu bilmemiş, bir panik anında Dumbledore'un yüzüğü o evden aldığını ve efsunlardan kurtulmak için yüzüğü parçaladığını sanmaktadır.

Snape geçen yazla birlikte Voldemort güçlenince okula geri döndü. Herkes zaten Dumbledore'u Harry Potter'ın öldürdüğünü sanıyor ve Ölüm yiyen'ler bu cinayet yüzünden Potter aranıyormuş görüntüsünü veriyorlardı. Snape okula döner dönmez Okulun müdürü oldu. Okulda bir dizi yeni kararlar alındı. Bu kararlar normal olarak Voldemort'dan alınen emirler ışığında gerçekleşiyordu. Müdür odasında bulunan
Gryffindor Kılıcı'nı ise güvenlikte olmadığını düşünerek Bellatrix'in Gringotts'taki kasasına yollamıştı. Ancak tabii aslında bu kılıcın sahte olduğunu kendisi de bilmiyordu.

Okulda başlayan korkunç savaşın ilk kıvılcımları Snape ile Mc. Gonagall arasında yaşanırken Snape birden bire camdan atlayarak yok olmuştu. Herkes onun tabanları yağladığını düşünse de aslında Voldemort onu yanına çağırmıştı.
Bağıran Baraka da Voldemort'un karşısında oturmuş Harry'yi oraya onun karşısına getirebileceğini defalarca tekrarlasa da ikisi arasındaki asıl konu bu değildi. Voldemort, Mürver Asa'nın neden kendi elinde etkisiz kaldığını, kendinden beklenen gücü gösteremediği gibi diğer asalarından hiç de bir farkı olmadığını sorgularken bir gerçeği anlamış ve o yüzden Snape'i çağırmıştır.

Bu teoriye göre; Voldemort, Mürver Asa'nın son efendisi değildir. Mürver Asa'nın görevini yapabilmesi için son sahibinin elinden alınması gerekir. Son sahibini öldüren büyücü Mürver Asa'nın yeni sahibi olacaktır. Buna göre ise; Asa'nın son sahibiyken Snape tarafından öldürülen Dumbledore'dan sonra asanın Snape'e geçtiğini düşünmek gerekir. Dolayısıyla da Voldemort'un elinde beklenen gücü göstermemesi doğaldır. Ama aslında büyük bir yanılgı içindedir. Snape aslında isteyerek Voldemort'u öldürmemiş yapılan anlaşmaya sadık kalarak ölümünü sağlamıştır. Esas Dumbledore'u öldürecek olan Draco ise asanın gerçek sahibi olarak gözükmektedir.

Yine de Voldemort'un düşücesine göre Mürver Asa'nın son sahibi olup, Asa'nın gereğini yapmasını istiyorsa tek yol vardır. Snape'in ölmesi...

Bu işi
Nagini'ye bırakır. Bağıran Baraka'da yılan Nagini, havada yuvarlanan kafesiyle Snape'in başı ve omuzlarını kaplar.

Voldemort çataldiliyle konuşur: ÖLDÜR

Bu sahneyi Harry ve arkadaşları gizlendikleri yerden izlerken soluksuz kalmışlardı. Voldemort'un arkasına bakmadan oradan ayrılmasından sonra onun yanına gittiler.

Snape'in ağzından, kulaklarından, gözlerinde gümüşi mavi ne gaz, ne sıvı birşeyler çıkıyordu.
Hermione acele bir şişe varederek Harry'nin eline tutuşturunca, o da asasıyla bu gümüşi maddeyi kaldırıp şişenin içine doldurur. Bu Snape'in Harry'ye verdiği son şey oldu: Düşünseli
.......

Bugün 5 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Tasarım çalınması halinde yasal işlemler yapılakcaktır.Tasarım sem-han tarafından yapılmıştır.
 

 

 
Bağlantılar: www.kankayizz.net  www.korsan-turkiye.tr.gg  
www.windowss-xp.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol